18 Şubat 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Karganâme derim. Deyimin tam anlamıyla kargadan başka kuş tanımam (kuzgun, kara kuzgun). Siz bakmayın karga ile tilki hikâyesindeki aptal karga imajına. Ne güzel bir varlıktır hakikatte o karga.
Kargalarla ilgili gayet net kayıtlar vardır, denk gelmişsinizdir. İnsan onları izledikten sonra “kuş beyinli” deyiminin ne saçma bir şey olduğunu daha iyi anlıyor.
Kargaların da çeşitli imgeleri ve bunların toplum hayatına batıl da olsa hoş yansımaları vardır. Birkaçını paylaşalım karganâme niyetine.
"Karga, öğle sonrasında kuzeye doğru gaklarsa: iyi bir arkadaş veya sevgili gelecek."
"Karga, öğle sonrasında batıya doğru gaklarsa: bir kadın gelecek."
"Karga minderinizin üzerinde durup gaklıyorsa: düşman gelecek."
"Karga gündoğumundan batıya doğru gaklarsa: şiddetli bir rüzgâr çıkacak."
"Karga gündoğumundan kuzeybatıya doğru gaklarsa: bir misafir gelecek." (Kaynak: Metis Yayınları, Hayvanlar ve insanlar)
“Kargalar, evliliği insanlardan daha iyi tatbik eder, koku alma duyusu köpeklerden bin kere daha kuvvetlidir, bir sopayı bir tüfekten ayırma hususunda en seri anlayış kabiliyetine sahiptir, üçe kadar soyabildikleri gözlemler sonucu sabitlenmiştir, çoğumuzdan akıllı olan bu çelikten dökülmüş zeki kuşla uğraşmak için avcı tüfeği değil, mitralyöz lazım. (Ahmet Rasim)
*Eski zamanlarda düğünlerde, insanlar çiftlerin birbirlerine sadık kalacağı ve birleşmelerinin çocuklarla kutsanacağı umuduyla şu karga şarkısını söylerlermiş:
İyi kalpli beyler, kargaya bir avuç buğday verin,
Ya da bir tabak buğday, Apollo’nun çocuğuna,
Ya bir somun veya bir kuruş,
Ya da gönlünüzden ne koparsa…
(Boria Sax, Toplumun Aynasında Karga)
Yani, Karga deyip geçmemeli…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder